29 Aralık 2008 Pazartesi

Zeus - yunan mitolojisi

Tanrıların en büyüğüdür.Rheia ve Kronos'un oğludur.Gaia ve Uranos torunlarından birinin ölümsüzler arasında kral olacağını söylediği için. doğan tüm çocuklarını yer Kronos.Rheia Zeus'u doğuracağı gün Girit'e kaçar ve orda İda Dağı'nda bir mağarada doğurur.Kronos'a da bir bez içine taş koyup verir.Kronos Taşı yutar ve hiç bir şeyin farkına varmaz.Daha sonra Zeus babası Kronos'u yener ve kardeşlerini kusturur.Böylece üçüncü kuşak tanrıların Olymposluların hakimiyeti başlamış olur.Zeus'un Kardeşi Hades'e yer altı dünyası,Poseiodon'a Okyanusların hakimiyeti,Zeus'a Göklerin hakimiyeti düşer.Zeus Yağmur yağdırır,gökleri gürletir,şimşekler çaktırır.Troia Savaşı'ndaki rolü çok büyüktür.İda Dağı'nın tepesinde yönetir Troia Savaşını.Herşey onun buyruğuyla olur.Bazen Akhalar üstün bazen de Troialılar.Zeus buyruklarını Kartalının aracılığıyla iletir insanlara.Kartalın uçuşuna göre iyiye veya kötüye yorulur buyruk.Akhalar kötü durumdayken şöyle yalvarır Agemmemnon Zeus'a:

"Böyle dedi,Zeus acıdı onun gözyaşına
yok olmasın istedi ordusu,işmar etti,
gönderdi kartalı,kuşların en şaşmaz olanını
bir yavru geyik vardı kartalın pençesinde,
kartal attı onu Zeus'un güzel sunağı önüne,
orada Akhalar her şeyi bilen Zeus'a kurban keserlerdi
Anladılar Zeus'tan geldiğini görünce kuşu,
Saldırdılar Troyalılar doludizgin
hepsinin savaştaydı aklı,fikri."

Zeus

Zeus Adaletli bir düzenin kurucusu ve koruyucusu sayılır.İlyada'nın son bölümünde Akhilleus,oğullarını kesip öldürdüğü Kral Primos'un korkusuzca bir gece vakti Akha Gemilerine gelip oğlu Hektor'un cesedini istemesi üzerine Akhilleus şöyle der:

"Talihsiz adam,ne acılar çekmiş yüreğin!
Nasıl göze aldın gemilere gelmeyi tek başına,
Nasıl göze aldın benim gözüme görünmeyi?
ben ki öldürdüm nice soylu oğullarını senin
demirden bir yürek varmış göksünde.
Hadi gel,otur şu iskemlenin üstüne,
uyusun bağrımızda acılar
ne yapalım yasımız çok büyükse,
ne çıkar yürek donduran iniltilerden!
Talihsiz ölümlülere tanrılar şu kaderi dokudu:
Yaşayacak insanlar acı içinde.
Ama ölümsüzlerin hiç bir kaygısı yok.
iki tane küp durur Zeus'un eşiğinde,
biri iyi biri kötü bağışlarla dolu.
Zeus karıştırır bunları,sunar ölümlülere,
iyisinden de kötüsünden de pay alır insanoğlu
ama yalnız kötü bağıştan pay alırsa bir adam ,
yoksul olur,hor görülür,
zorlu açlıkla sürünür tanrısal toprağın üstünde,
tanrılar,insanlar dönüp de bakmaz yüzüne."

Zeus tüm bunlara rağmen evrende tek hakim değildir.Bunu Troya Savaşı'nda oğlu ve çok sevdiği Sarpedon'unun Patrakios'la teke tek döğüşünde,Sarpedon'un güç durumda kalmasına rağmen ona yardım edememesinden anlıyoruz.Troya Savaşı'nda Hektor'la Akhilleus teke tek döğüşür.Hektor uzun bir süre dayanır Akhilleus'a karşı.Ama sonunda dayanamaz geri kaçar.Troya Surlarında bir kovalamaca başlar Hektor'la Akhilleus arasında.Bütün bunları izleyen Zeus Hektor için üzüldüğünü söyler.Bu sırada Zeus'un kızı Athena çıkışır babasına.Ve Hektor'un ölümlü bir adam olduğunu ve ölümüne izin vermesi gerektiğini söyler.SOnra Zeus Athena'nın Hektor'a kurduğu tuzağa ve Apollon'un Hektor'u kaderine bırakmasına izin verir.

Zeus ve Hera - yunan mitolojisi

Zeus ve Hera


Zeus, Girit’teki İda dağında doğmuştur. Babası Kronos onu yemeye çalışırken annesi Rea araya girmiş, bebeği gözden uzak bir yerlerde nymphe Amaltheia’ya bırakmıştır. Evrenin Kronos’dan soraki baş efendisi Zeus yağmur yağdırmak, rüzgar estirmek, şimşek çaktırmak gibi işler yapar. Denizciler ondan çok çekinirler. Tanrılar tanrısı olmakla birlikte mutlak tanrı değildir Zeus. Öbür tanrılara istediğini yaptırmak gibi bir yetkisi yoktur. Homeros onu “insanların ve tanrıların babası” olarak nitelendirir. İnsan topluluklarını korumak, toplum düzenini ayakta tutmak, savaşanlara yardım etmek onun işidir. Zeus en çok aşklarıyla ünlüdür. Toprağın üstünde egemendir ama en çok kadınlara egemen olmak ister gibidir. Aşka değil kadına düşkündür. Kadınları baştan çıkarırken ahlaki kaygılara düşmez. Bu anlamda bir tanrıdan çok bir insandır. Bir kadından bir kadına koşar. Karısı Hera’dan çekindiği için bu yolda olmadık oyunlara başvurur. Genellikle hayvan kılığına bürünerek kadınları baştan çıkarır. Gene de ahlakçıdır, bütün dünya ahlak açısından zora düşünce Zeus şimşek çaktırır. Bütün tanrılar Zeus’a başeğerler. Kimseye acımayan Zeus karısı üzerinde de tam anlamıyla egemendir, karısı onun buyruklarını adaletsiz bulsa da yerine getirmek zorundadır. Zeus’la kimse tartışamaz, o istediğinde tanrılara da insanlara da büyük acılar verebilir. Başlangıçtaki gençliğinden ve yumuşaklığından iz kalmamıştır, o artık korkulası bir ihtiyardır. Hem karısı hem kızkardeşi olan evlilik tanrıçası Hera kocasına çok kızar ve onu adım adım izler. Gene de evlilikleri en uygun evlilik sayılmıştır. Hera’nın kocasını izleyişi yalnızca kadınlık duygularının etkisiyle olmaz. O böyle bir titizliği daha çok evlilik kurumunu ayakta tutabilmek adına sürdürür. Evliliğin koruyucusu Hera evli kadınlarla özel olarak ilgilenir. Bir özelliği de kinciliğidir, kendisine yapılan bir kötülüğü, hatta bir yanlışlığı hiç unutmaz. Hera kocasını adım adım izleyişiyle kıskançlığın simgesi olmuştur. Hera aynı zamanda kahramanların koruyucusu ve kahramanlık duygusunun esinleyicisidir.

Kerberos - yunan mitolojisi

Kerberos:

Yunan mitolojisinde karşılığı, Hades'in yönettiği, ölülerin bulunduğu yeraltının kapısında bekçilik yapan üç başlı köpek (Hesiode'a göre 50, Horace'a göre ise 100 başı vardı). Kuyruğu bir yılan olan ve sırtında sayısız yılanbaşı bulunan , ısırıkları zehirli bu köpek Herakles'ün 12 görevi arasında yer alır. Kerberos Yunanca 'çukur (çok derinlerdeki, şeytani çukur) iblisi' demektir. Yarı kadın yarı yılan Ekhidna ile dev Typhon'un oğlu olan Kerberos'un kardeşi Orthros 'tur. Dev zincirlerle bağlı olan bu köpeğin görevi yer altına giren ölülerin tekrar yeryüzüne çıkmalarını önlemektir. Sadece üç kere yenilmiştir:
• Son görevi Kerberos'u yakalamak olan Herakles tarafından yakalanarak.,
• Müzik yeteneğini kullanan Orpheus tarafından uyutularak,
• Lethe ırmağındaki su yardımıyla Hermes tarafından uyutularak,
• Roma mitolojisinde, ilaçlı keklerle Aineias tarafından uyutularak,
• Yine bir Roma masalında, ilaçlı keklerle Psykhe tarafından uyutularak.
Kerberos özellikle kapıların, eşiklerin ve sınırların bekçisi olmanın arketipi olmuştur. Orta Çağdan günümüze kurgu yapıtlarda sıkça bu özelliğiyle yer almıştır (Dante'nin İlahi Komedya'sında ve Fluffy olarak J. K. Rowling'in Harry Potter ve Felsefe Taşı adlı kitabında.) Ayrıca günümüzde güvenlik ve savaş alanında da kullanılmaktadır (MIT tarafından geliştirilen Kerberos protokolü gibi.)

Zeus’un Evlilikleri ve Bunlardan Doğan Çocukları

Tanrıçalarla olan Evlilikleri
Metis: Athena
Themis: Horalar, Moiralar
Dione: Aphrodite
Eurynome: Musalar
Leto: Apollon, Artemis
Demeter: Persephone
Hera: Ares, Hebe, Eileithyia, Hephaistos

Kadınlarla olan Birliktelikleri
Alkmene: Herakles
Antiope: Amphion, Zethos
Kallisto: Arkas
Danae: Perseus
Aigina: Aiakos
Elektra: Dardanos, İasion, Harmonia
Europa: Minos, Sarpedon, Rhadamanthys
İo: Epaphos
Laodameia: Sarpedon
Leda: Helena, Dioskurlar
Maia: Hermes
Niobe: Argos, Pelasgos
Pluto: Tantalos
Semele: Dionysos
Taygete: Lakedaimon

Zeusun Çapkınlıkları ve Çocukları - yunan mitolojisi

Zeus’un Çapkınlıkları

Baş tanrı Zeus çapkınlıklarıyla ünlü bir tanrıdır. Ölümlü-ölümsüz, eşcinsellik gibi tüm ilişkilere açık bir kimlik sergiler. Ölümlü ve ölümsüz kadınlarla girmiş olduğu ilişkileri, erkek egemen toplumdaki çapkın erkek kimliğini meşrulaştırmaktadır. Bu öykülerinden birinde kral eşi Leda ile birleşerek (kuğu şekline girer) Leda’nın hamile kalmasına sebep olmuştur. Aynı gece kocasıyla da birlikte olan Leda, ondan da hamile kalır. Leda burada, toplumda kocasını aldatan aristokrat kadınların durumunun bir sembolüdür. Bu ve diğer mitoslarla ilgili ayrıntılı bilgi için Azra Erhat'ın mitoloji sözlüğüne bakabilirsiniz. Bu mitostan yola çıkılırsa tek bir sonuca ulaşılır: O dönemde, tıbbi açıdan henüz ayrı ve aynı yumurta ikizlerinin oluşumlarının bilinmediği için ayrı yumurta ikizlerinin babalarının da ayrı olduğu sanılmaktaydı.
Zeus’un seçmiş olduğu ölümlülerin elit sınıf dediğimiz aristokrat sınıftan oluşu bu tür ilişkilerin genellikle üst düzey sınıflarda törele edildiğini göstermektedir. Zeus’un diğer bir ilişkisi Europa mitosunda karşımıza çıkar. Bu mitosta önemli olan kızın adının bir kıtaya verilmiş olmasıdır. Ayrıca Zeus’un Europa’yı hamile bıraktıktan sonra Olympos’a dönüşü çapkın kocaların çapkınlıklarının ardından en kısa sürede eve döndüklerinin göstergesidir. Zeus’un en önemli mitoslarından biri Ganymedes mitosudur. Zeus, Ganymedes adındaki genç bir oğlana aşık olur ve onu Olympos'a kaçırır. Ganymedes'in bundan sonraki işlevi, Olympos'ta sakilik yapmaktır. Bu mitos toplumdaki eğitim sisteminin bir yansımasıdır. Birinci bin yıl başlarında tüm Yunanistan’daki eğitim sistemi Sparta eğitim sistemiydi. Bu sisteme göre sakat ve hastalıklı doğan tüm çocuklar öldürülüyordu. Sağlıklı olanlardan ise 0-7 yaş grubu arası ailelerinin yanında kalıyordu. Yedi yaşına gelen her erkek çocuk aileden ayrılıp askeri eğitim için 20 yaşına kadar kışlada eğitiliyordu. 20-40 yaş arası erkekler evlenebiliyorlar; ancak kışladan izinli olarak evlerine gidip dölün devamı için eşleriyle birlikte olup kışlaya dönüyorlardı. Kırk yaşını aşabilen erkek emekli sayılıyordu. Kışlaya alınan çocukların başına bir tür eğitmen ve gözetmen rolünde bir “ağabey” veriliyordu. Sonuç olarak ağabey ve çocuk arasındaki duygusal yakınlaşmalar devletin politikası olarak eşcinselliğe dönüşüyordu. Bu Eğitim sisteminin adına pederastik eğitim sistemi denir. Atina’da bu eğitim sistemi, İ.Ö. 8. yüzyıl sonu – İ.Ö. 7. yüzyıl başında uygulanmıştır. Ancak toplumun dejenere olduğu gerekçesiyle bu eğitim sistemi bırakılmışsa da toplumda özellikle de zengin erkekler arasında ve filozoflarda sürekli olarak devam etmiştir. Bir öğreti olarak Platon öğretisinde yer almış, daha sonra bu neoplatonistlerin bir öğretisi olarak devam etmiştir. Toplumdaki bu eşcinsellik giderek küçük oğlan çocuklarının kullanımına dönüşmüştür. Oğlancılık olarak adlandırılan bu sapkınlığa özellikle Batı Anadolu’dan kaçırılan küçük çocuklar alet edilmiştir.

Image


Zeus’un Evlilikleri ve Bunlardan Doğan Çocukları

Tanrıçalarla olan Evlilikleri
Metis: Athena
Themis: Horalar, Moiralar
Dione: Aphrodite
Eurynome: Musalar
Leto: Apollon, Artemis
Demeter: Persephone
Hera: Ares, Hebe, Eileithyia, Hephaistos

Kadınlarla olan Birliktelikleri
Alkmene: Herakles
Antiope: Amphion, Zethos
Kallisto: Arkas
Danae: Perseus
Aigina: Aiakos
Elektra: Dardanos, İasion, Harmonia
Europa: Minos, Sarpedon, Rhadamanthys
İo: Epaphos
Laodameia: Sarpedon
Leda: Helena, Dioskurlar
Maia: Hermes
Niobe: Argos, Pelasgos
Pluto: Tantalos
Semele: Dionysos
Taygete: Lakedaimon



Olympos Tanrıları

Uranos ve Gaia = Uranos'tan Aphrodite doğar. Bu evlilikten Sonrasında:

Koios ve Phoibe; Leto ve Zeus= Apollon, Artemis. Asklepios

İapetos ve Klymene; Atlas ve Pleione; Maia ve Zeus= Hermes

Rhea ve Kronos= Hestia, Hades, Poseidon, Demeter, Zeus

Zeus ve Hera= Ares, Hebe, Eileithyia, Hephaistos ve Zeus'tan doğan Athena

Tanrı Dionysos'tan ise Theogonia'da neredeyse hiç bahsedilmez.

Eros ve Psykhenin Aşkları - yunan mitolojisi

Eros annesi Aphrodite gibi dünyaya güzellik ve neşe getirir, insanların gönüllerini aşk ateşi ile yakar, insanların mutluluklarını yada sonlarını hazırlardı. Sırtında bir çift kanadı vardı. Bu kanatlarla uçarak dünyayı dolaşır geçtiği yerlere çiçek kokuları saçardı. Eros'un elinde her zaman okları olurdu. Bu oklarla insanları kalplerinden vurur onları birbirlerine aşık ederdi. Ve bir gün kendiside bir güzele aşık oldu.

Psykhe (Ruh) bir kralın üç kızının en güzeli idi. Gerçekten o kadar güzel, o kadar alımlıydı ki görenler onu Aphrodite sanıyorlar ona tapınıyorlardı. Aphrodite bir ölümlü ile karıştırılmaktan hiç hoşlanmamıştı. Bu yüzden bir gün oğlu Eros'u yanına çağırdı ve onu dünyanın en çirkin erkeğine aşık ederek cezalandırmasını istedi. Eros annesinin isteğini yerine getirmek için hemen yola koyuldu. Psykhe'yi bulduğunda, çok gururlu alon ve kimseye aşık olmamakla övünen bu genç kızı, dünyanın en çirkin, en kötü erkeğine aşık etmeye niyetliydi ancak kalbini nişan alarak oku atmak üzereyken Psykhe'nin güzelliği aklını başından aldı. Onu başkasına aşık etmek isterken kendisi aşık olmuştu. Psykhe'yi alıp sihirli bir saraya götürdü. Bu saray uyuyan bir ormanın ortasında kurulmuş, muhteşem fakat ıssız bir saraydı. Kanatlı güzel delikanlı gece karanlık düştükten sonra kendini göstermeden saraya giriyor ve sevdiği ile buluşuyordu. Sihirli sarayda bir insanın isteyebileceği her şey vardı. Fakat Psykhe'nin tek istediği kendisini deliler gibi seven bu delikanlının yüzünü görmekti. Fakat Eros bunu kabul etmiyordu, gece hep karanlıkta geliyor ve güneş doğmadan da gidiyordu, akşamları sarayda ateş yada mum yakılmasını yasaklamıştı. Psykhe ne kadar yalvrsa da fayda etmedi.

"Aşkımızın sırrını kalbinde taşıdığın sürece mutlu olacaksın" dedi Eros "Beni görmeyi aklından bile geçirme, kim olduğumu yada kimin oğlu olduğumu öğrenme, bilmeden tanımadan beni körü körüne sev..senden gizlenen şeyleri öğrenmeye çalışarak mutlu olma fırsatnı elinden kaçırma."

Ve Psykhe de bunu kabul etmiş..Eros'u görmeden kim olduğunu bilmeden körü körüne sevmişti. Irlikte çok mutluydular ancak Psykhe'nin kızkardeşleri onların bu mutluluğunu kıskandılar..bir gün kardeşlerini ziyarete geldiklerinde ona sevdiği delikanlının dünyanın en çirkin en iğrenç en vahşi görünüşlü adamı olduğunu söylediler. Eğer güzel bir delikenlı olsaydı, sevdiğinden yüzünü gizlemezdi, seni böyle ıssız bir sarayda tutmzdı dediler. Ve ona gece sevdiği gelmeden önce yanan bir lambanın üzerine vazoyu ters çevirip koymasını söylediler. Böylece Eros uyuduktan sonra vazoyu kaldırıp aydınlıkta onun yüzünü görebilecekti.

Psykhe merakına engel olamayarak kardeşlerinin dediklerini yaptı. Yanan lambayı bir vazonun altına gizleyerek sevdiğini beklemeye başladı. Eros her şeyden habersiz saraya dönmüş kendinisevdiği kadının kollarının arasına bırakmıştı. Kısa sürede uykuya daldı. Psykhe Eros uyuyunca gürültü yapmadan yavaşça yataktan kalktı ve ters çevirdiği vazoyu alarak lambayı eline aldı, yatağa yaklaştığında gördükleri karşısında hayrete düştü. Çirkin ve iğrenç bir erkek görmeyi beklerken genç çok yakışıklı bir erkekle karşılaşmıştı. Eros'un yakışıklılığı dünyada ki başka hiç bir erkekle kıyaslanamadı. Yüzü tarif edilemeyecek kadar güzel bu delikalıyı görünce Psykhe'nin ona duyduğu aşk daha da arttı..sevdiğini alnındn öpmek için eğildiğinde elindeki tabağı düz tutamadığından içinde fitil bulunan lambanın kızgın yağından bir damla Eros'un çıplak omzuna damladı. Eros duyduğu acıyla sıçrayarak uyandı. Sevgilisinin kendisini dinlemeyip yüzünü görmek için ona oyun oynadığını anlayınca hemen kanatlarını açıp uçarak oradan uzaklaştı. Eros'un gitmesiyle Psykhe için yaptığı büyülü sarayda bozuldu. Psykhe üzüntüden ne yapacağını bilmez olmuştu. Hatası yüzünden dünyada her şeyden çok sevdiği kişiyi kaybetmenin acısıyla yollara düştü Sevdiğini tekrar bulma ümidiyle tüm dünyayı dolaştı, sayısız yerler gezdi am bir türlü Eros'un izine rastlayamadı. Nihayet dolaşmaktan bitkin bir halde Aphrodite'in sarayının kapısını çaldı. Onun kendisine acıyıp oğlunun yerini söyleyebileceğini düşünmüştü ancak Aphrodite ona yardım etmek bir yana onu bir köle olarak çalıştırmaya başldı. Zavallı Psykhe sevdiğine ulaşabilmek için buna da razı oldu ve tek kelime dahi etmeden kendisine emredilen her şeyi yaptı. Eros için her türlü acıya katlanmaya razı oldu.

Nihayet bir gün Eros'un yanan omzu iyileşti ve kendisine bu kadar yürekten bağlı olan sevgilisinin kaderini değiştirmek için Olympos'a gitti. Zeus'un ayaklarına kapanıp Psykhe'nin kurtarılması ve kendisine eş olarak verilmesi için yalvardı. Zeus onun tüm isteklerini kabul ederek Hermes'e Psykhe'nin Olympos'a getirilmesini emretti.

Psykhe tanrılar katına getirildi ve orada hayatta her şeyden daha çok sevdiği erkekle evlenerek çok mutlu bir hayat sürdü.....

Altın Post

Altın Post, Athamas’ın çocukları Phriksos’la Helle’yi sırtına alıp Yunanistan’dan Karadeniz’deki Kolkhis ülkesine kaçıran kanatlı koçun postudur. Zeus’a kurban edilen koçun altından olan postu Ares’e adanmış bir korulukta saklanmaktadır. İolkos ülkesinin kralı Aison'un oğlu Iason amcası Pelias’dan tahtı geri ister. Pelias, Iason’dan bunun için Kolkhis’e gidip Altın Postu getirmesini şart koşar.



Altın Post (Gürcüce: ოქროს საწმისი / Okros Satsmisi). Mitolojide zenginliği ve iktidarı sembolze eden post. Bu postun bulunduğu yer, Gürcüstan'ın Karedeniz kıyısındaki tarihsel bölgesi Kolheti'dir.

Yunan mitolojisinde, Güneş tanrısı Helious’un oğlu olan Kolheti kralı Aieti’nin (Aietes) görkemli bir zenginliğe, bir koçun altın postuna ya da Altın Post'a sahip olduğu anlatılır. Yunanistan’da İason’un başkanlığında kahramanlar bir araya gelirler ve Altın Post'u ele geçirmek için Kolheti’ye gitmeye karar verirler. Argonotlar, Argo (bu geminin adından dolayı onlara Argonot denmiştir) adlı bir gemi yaparlar ve Kolheti’ye doğru yola çıkarlar. Uzun ve çok zor bir yolculuktan sonra Aieti’nin güçlü ve zengin krallığına varırlar.



Kral, Yunanlı kahramanları saygıyla karşılar ve gelmelerinin nedenini öğrenir. Aieti, İaosun’un, şartlarını yerine getirmesi halinde Altın Post'u Yunanlılara vermeye karar verir. İason önce ateş püskürten öküzlere boyun eğdirecek, başlarına boyunduruk geçirecek ve büyük bir tarlayı sürecektir. Sonra İason’un ejderhayı öldürmesi ve onun dişlerini toprağa ekmesi gerekir. Bu dişlerden savaşçılar çıkacaktır. İason’un bu savaşçılarla savaşması ve onları yenmesi gerekir. Yunanlılar ancak bundan sonra Altın Post'u alabileceklerdir. Bu şartları, Aieti’nin dışında kimsenin yerine getirmesi mümkün değildir. Bundan dolayı Kral Aieti, İason’un öleceğinden emindir.



Argo Gemisi Kralın kızı Medea’nın (Medeia) yardımı olmasa, Yunanlıların liderinin, Aieti’nin şartlarını yerine getiremeyeceği açıktır. Kralın kızı, ilk görüşte İason’a âşık olmuş ve ona yardım etmeye karar vermiştir. Onun yardımıyla İason, kralın şartlarını kolayca yerine getirir ve Aieti’den Altın Post'u ister. Kral, Yunanlılara kimin yardım ettiğini hemen anlar ve Altın Post'u vermeyeceğini açıklar. Bunun üzerine İason, postu ele geçirmeye karar verir. Ne var ki Medea’nın yardımı olmadan bunu gerçekleştirmesi olanaksızdır. Kralın kızı Medea bir büyücüdür, postu bekleyen korkunç ejderhayı uyutur ve Yunanlılar böylece Altın Post'u ele geçirmeyi başarırlar. Hızla gemilerine binerler ve ülkeleri Yunanistan’a doğru yola çıkarlar. Medea da İason’la birlikte gider. Aieti, postun götürüldüğünü ve kızının kaçtığını öğrenir öğrenmez, hemen ordusunu toplar ve Yunanlıların peşine salar, ama askerler Altın Post'u geri almayı başaramazlar.